
Katolik dünyasının ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo'nun Türkiye ziyareti bize unuttuğumuz gizli bir tehlike olan “dinler arası diyalog”u yeniden hatırlattı. Atalarımız “su uyur düşman uyumaz” demişler, hakikaten de öyle…
Kâfirler işbirlikçileriyle beraber habis planlarını gerçekleştirmek için var güçleriyle çalışıyorlar. İslam Ümmetine savaşla, silahla diz çöktüremeyenler; Müslümanların akidelerini bulanıklaştırmak ve üzerlerinde nüfuz kurmak için yıllardır “diyalog” konseptini kullanıyorlar. İslâm düşmanı olan bu siyasi güç odakları, İslâm’ı ortadan kaldıramayacaklarını bildiklerinden, İslâm’ı kendi bâtıl ideolojilerinin yanına çekerek uzlaşmak, bir nevi dönüştürerek kendilerine zararı dokunmayacak bir şekle sokmak istiyorlar. Bu sebeple “Ilımlı İslâm” diye İslâm’ı laiklikle bağdaştırmak isteyen bir proje yürütüyorlar. Tek millet olan bu küfür cephesi, Müslüman ülkelerde işbirlikçileriyle el ele vermiş İslâm’ın rengini değiştirmeye çalışıyorlar. Tevhidi ve tavizsiz olan İslâm’ı “hoşgörülü, herkesi kuşatıcı (!), soft” bir hale getirmek istiyorlar.
Daha önce Türkiye’de Fetö ile bunu denemişlerdi. Semavi dinler arasında bir üstünlük olmaksızın, diyalog kuran dinlerin birbirine eşit olduğu yani İslâm’la Hristiyanlığı ve Yahudiliği aynı kefeye koyma teşebbüslerine girişmişlerdi. Dinler arası diyalog çalışmalarının bir piyonu olan Fetö gidince, diyalog da bitti zannedilmişti. Ancak projenin yürütücüsü olan Vatikan “işte geldim burdayım” dercesine, izlerken şoke olduğumuz bir karşılama töreniyle yeniden ortaya çıktı. Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyareti için özel olarak hazırlattığı logosu ise gören gözlere aslında çok şey anlatıyordu. En üstte Teslis’i simgeleyen halkalar, sağ tarafta bir haç ve sol tarafta haçtan daha küçük ve aşağıda kalacak şekilde Osmanlı’yı (aynı zamanda İslamiyet’i) simgeleyen bir lale, ortada Çanakkale köprüsü -ki Vatikan Basın Ofisi bu köprüyü Tanrı ile insanlık arasındaki köprü olarak Mesih’in simgesi şeklinde yorumluyormuş- ve en altta da hem vaftiz sularını hem de İznik Gölü’nü simgeleyen sular var. Papa’nın logosunu yorumlayan bazı kişilere göre ise Haç işaretinin yükselir gibi, lalenin ise batıyormuş gibi çizilmesinin şu mesajı verdiği söyleniyor: Teslis inancı yükselirken, Tevhid inancının batması! Hilafet’in kaldırılmasıyla zaten emellerine ulaşan kâfir Batı, Papa’nın logosuyla bu tarihi topraklarda bir daha İslâm Devleti’nin yükselmesini istemediğini hatırlatıyor gibiydi.
2019 yılında önceki Papa da Mısır’da Ezher Şeyhi ile “İnsan Kardeşliği” (Human Fraternity) başlıklı bir belge imzalamıştı. Bu belge de bir “dinler arası diyalog” belgesi olarak yorumlanmıştı. Çünkü Vatikan bugün Filistin’de olanlara sessiz kaldığı gibi o zaman da Suriye’de, Arakan’da, Afganistan’da, Yemen’de Müslümanların katledilmesine ses çıkarmamıştı. Dolayısıyla onların “insan kardeşliği” gibi kullandıkları süslü terimler bizim için retorikten öteye geçmemektedir.
Müslüman beldelerde Allah’a (svt) çocuk nispet eden, Müslümanlara savaş açmış ve yeryüzünün bozguncularından olan birilerinin bu şekilde ağırlanması bizim izzetimize asla yakışmaz. Onların diyalog çağrılarına icabet etmek öncelikle Peygamberimiz’in (sav) ve Sahabe’nin (ranhum) sonra da İslâm Ümmetinin tamamının hatırasına ihanetten başka bir şey değildir.
Bizler Hak dinin müntesipleriyiz, onlar ise bâtıl. Bakınız Rabbimiz Vatikan’ın bu inancı için ne diyor: “Rahman’a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir.” (Meryem, 90-91) Ve bizleri uyarıyor: “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: ‘Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.’ Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.” [Bakara, 120]
Kâfirlerin üzerimizde çevirdikleri oyunlara karşı daima uyanık olmak zorundayız. Müslümanların başındaki liderler kesinlikle İslâm’ı ve Müslümanları temsil etmiyorlar. Onların yaptıkları şey bâtıla hizmet etmek ve kâfirlerin karşılarında pısırıkça durmaktan başka bir şey değildir. İnşaAllah Raşidi Hilâfet Devleti kurulduğunda İslâm’ın izzetiyle Halife’mizin karşısında onlar alçalacak ve zelil olacaktır.
“De ki: ‘Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti! Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.’” [İsra, 81]




