Filistin yönetimini zorla elinde tutan Mahmud Abbas, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK), Hamas’ı kınadı, işgalci ‘İsrail’e ise zeytin dalı uzattı.

Halk nezdinde itibarı olmayan ve ABD/’İsrail’ siyasi ekseninde hareket ettiği için desteklenen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, bu yıl New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı esnasında “İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans”ına telekonferansla katılarak açıklamalarda bulundu.

Abbas açıklamasında, Filistin hareketi Hamas'ın Gazze Şeridi'nde iktidarda olmayacağını ve silahlarını teslim etmesi gerektiğini söyleyerek ihanetin ikrar ettiği konuşmasında şunları söyledi:

-Hamas'ın yönetimde hiçbir rolü olmayacak. -Hamas ve diğer gruplar silahlarını Filistin Yönetimi'ne teslim etmeli. -Bizim istediğimiz, silahsız, tek bir devlet, tek bir hukuk devleti ve tek bir meşru güvenlik gücü.

'İsrail'i Müzakere Masasına Çağırdı

Abbas, konuşmasında ayrıca ‘İsrail'i müzakere masasına çağırdığını ifade etti:

“‘İsrail'i, bu kan dökülmesine son vermek ve adil ve kapsamlı bir barış sağlamak için derhal müzakere masasına oturmaya çağırıyorum.”

Abbas ayrıca, bu konferansta kabul edilen barış planının belirli bir takvim dahilinde uygulanması için ABD, Suudi Arabistan, Fransa, Birleşmiş Milletler ve tüm ortaklarla birlikte çalışmaya hazır olduğunu ifade ederek sadakatini sundu.

Filistin’i Tanıyan Ülkelere Yenileri Katıldı

Son olarak Belçika, Lüksemburg, Monako ve Malta, Filistin Devleti'ni tanıdı. Böylece Filistin’i tanıyan ülke sayısı 155’e yükseldi.

Önceki gün Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz, Filistin devletini tanıdı BM üyesi ülkeler olmuştu. Ancak bu tanıma sahada bir şey ifade etmiyor, soykırım, işgal ve katliamlar yıllardır sürüyor. “İki Devletli Çözüm” planı, 1967 sınırları çerçevesinde Filistin topraklarındaki işgale meşruiyet kazandırıyor. Kalan yüzde 20’lik toprak parçasında sembolik bir Filistin Devleti’ni öngörüyor.

Alınan kararlar, Türkiye'nin de imzaladığı Hamas'sız, silah bırakmış ve teslim olmuş bir Filistin'i öngören "New York Deklarasyonu"na paralel şekilleniyor.